Gestalt Yaklaşımı

Gestalt psikolojisi 20. yüzyılın ilk yıllarında Avrupa ve Almanya’da gelişen ve etkilerini günümüzde de sürdüren önemli psikoloji akımlarından biridir.

Yapısalcılığın, zihni öğelerine ayıran anlayışına tepki olarak ortaya çıkmıştır.

Gestalt Almanca bir sözcük olup “kendine özgü bir bütünlüğü olan şekil, örüntü” anlamına gelmektedir

Gestalt psikolojisine göre, bütünü anlamdan parçaları doğru anlamak olanaksızdır. Çünkü "Bütün, kendini oluşturan parçaların toplamından farklı ve büyüktür. Hiçbir parça, bütünün içerdiği özelliklere sahip değildir."

Temsilcileri M. Wertheimer, K. Koffka, W. Köhler'dir.

Başlangıç...

Gestaltçılar, organizmanın dışarıdan gelen duyumlara kendisinden bir şeyler katarak, yaşantıyı yeniden örgütlediğine inanmaktadırlar. Gestaltçılara göre bizler dünyayı bütün olarak algılarız.

Gestaltçılara göre organizma sadece çevreden gelen uyarıcılara tepkide bulunmaz, çevreyle etkileşim içindedir.

Gestalt ekolü, algı ve bellek üzerine çalışmaları ile psikolojiye katkıda bulunmuştur. Bu ekol, psikolojide tümdengelim yöntemini kullanır.

Özellikleri...

Gestalt psikologlarına göre her nesne bir zemin üzerinde algılanır. İnsan dikkatini bir nesneye, yönelttiğinde o nesne zeminden ayrılır, şekil olarak algılanır. Dikkat bir başka nesneye yöneldiğinde ilk nesne zemine geçer ikincisi şekil olur.

Gestalt yaklaşımı; başta psikanalitik, varoluşçu, fenomenolojik ve bütünleştirici bakış açılarından etkilenmiştir.

Gestalt yaklaşımı davranışçıların aksine bütüncüldür. Bireyin bütün olarak ele alınması gerektiğini iddia eder.

Özellikleri...

Davranışçıların aksine insan beyninin pasif alıcı olmadığını, dış dünyadan gelen duyumların insan beyni tarafından anlamlı bir yapı içerisinde ele alındığını belirtmektedirler. Düzenleme becerisi normal, sağlıklı bir insan beyninin özelliğidir ve genetik olarak belirlenmiştir.

Gestaltçılara göre davranışları belirleyen nesnel gerçeklik değil öznel gerçekliktir. Deneyimlerimiz sadece beyinin düzenleme ilkesiyle (Law of Pragnanz) değil, inanç, değer, ihtiyaç ve tutumlarımızca da anlamlandırılır. Aynı nesnel durumda bireylerin farklı davranış göstermesi bu ilkeyle açıklanmaktadır.

Özellikleri...

Gestaltçılar coğrafi çevre (nesnel veya fiziksel gerçeklik) ile davranışsal çevre (psikolojik veya öznel gerçeklik) arasında bir ayırım yaparak bireyin neden o şekilde davrandığını anlamak için davranışsal çevreyi anlamanın daha önemli olduğunu vurgulamaktadırlar.

Gestalt terapisi öncelikle bir felsefedir, yaşama bakış ve yaşamı anlayış şeklidir. Bu anlayışa göre de insanlar evrenin kendisiyle bir harmoni oluşturmaya çalışmaktadır. Gestalt kuramında birey merkeze alınmakla beraber çevresi ile olan etkileşimi de holistik (bütüncül) bir şekilde ele alınmaktadır.

İnsanın doğasına yönelik görüşler;

Her birey beden, duygular, düşünceler, hisler ve algılamalardan oluşan bir bütündür ve bunlar birbirleriyle ilişkili olarak işlevsellik kazanır.

Her birey kendi çevresinin bir parçasıdır ve onu çevresinden ayrı olarak anlayamayız.

Her birey çevreye yalnızca tepkide bulunmaz, aynı zamanda çevresini etkiler de. Çevreyle temasında yaşadıklarının hem nedeni hem de sonucudur.

İnsanın doğasına yönelik görüşler;

Her birey kendi duyumlarının, düşüncelerinin, duygularının ve algılamalarının farkında olma kapasitesine sahiptir.

Her birey kendisinin farkında olabildiği için, seçim yapma kapasitesine de sahiptir ve bu nedenle de kendi davranışından kendisi sorumludur.

Her birey kendini ancak içinde bulunduğu an’da yaşayabilir. Geçmiş ve gelecek de, yalnızca şu an’da yaşanabilir. Geçmiş şu an’da hatırlanarak, gelecek ise şu an’dan sonra olacaklar tahmin edilerek yine şu an’da yaşanır.

Algılamada Gestalt İlkeleri

Gestalt psikologları , bir uyaranın parçalarından birinin, nasıl diğer bir parçayla ilişki içinde göründüğüyle ilgili birkaç algısal fenomen bulmuşlardır ve bu fenomenleri açıklamaya yarayan bazı kanunlar öne sürmüşlerdir. (Gestalt psikologlar algılama ile düşünme arasında bir fark görmediklerinden bu kanunlar her ikisi için de geçerlidir. ) Bir bütün haline gelmede geçerli olan bu temel ilkeler:

Algılamada Gestalt İlkeleri

1) Birey, başka özellikler sabit kaldığında, uyarımları yakınlık (proximity),benzerlik (closure) ve süreklilik (continuation) ögelerine göre gruplandırma eğilimindedir. Uyarımlarda birbirine yakın olan nesneler bir grup olarak algılanır ve bireyin zihninde örgütlenirken birbirine benzer nesneler biraraya toplanır ve farklı ve sivrilen yönler giderilir. Çizgilerin yakınlığı, üç çift çizgi ve sağda ve fazladan bir çizgi görmemize neden olur.

Algılamada Gestalt İlkeleri

2)Birey için önemli olan ve bireyin dikkatini daha çok çeken nesnelerle, önemsiz olanlar da ayrılır. Bir uyarımın sık sık tekrarlanması, şiddetli oluşu, çevresindekilerle zıt bir özelliğe sahip oluşu da onun ayrı olarak örgütlenmesine yol açabilir.

3)Duyu organlarının bütün olarak değil de kısmen duyumladığı nesneler de eksikleri tamamlanıp bütün olarak algılanır. Bu bütünleme bireyin daha önceki algılarını örgütlerken kullandığı kalıplara göre yapılır.

4)Yakınlık, benzerlik, süreklilik, simetri, önem vb. bakımlardan algılayan için iyi olan uyarımlar da birarada toplanabilir.

Algısal Değişmezlik

Algısal değişmezlik (Perceptual Constancy) aynı objeyi farklı yerlerde ve durumlarda gördüğümüzde de tanırız. Örneğin pencere bir binada, arabada veya başka bir yerde olsa da pencere olarak ayırdedebiliriz. Objenin anlamı değişmez. Anlam, halihazır fiziksel durumdan daha önemlidir.

Gestaltçılara göre dış dünyadan algıladığımız duyumlar, beyinde bir tepkiye neden olur, bu nedenle beyinde oluyormuş gibi hissederiz. Beyin etkin olarak duyumları dönüştürür. Bir başka deyişle beyin duyumları organize eder, basitleştirir ve anlamlı hale getirir.

Öğrenmenin İlkeleri

Organizma bir problem durumuyla karşılaştığında problem çözülene kadar bilişsel bir denge bozulması ortaya çıkar. Bu denge bozulması yeniden denge durumunu sağlamak için güdüleyici bir özellik taşır.

Gestaltçılara göre organizma bir problem durumuyla karşılaşınca ya çözüm vardır ya da çözümsüzlük kısmi çözüm durumundan söz edilemez. Organizma ilgili parçaları birleştirerek çözümü bulmaya çalışır. Bu zihinsel çaba problem çözülene kadar devam eder. Organizma problemin çözümüyle ilgili ani bir içgörü kazanır. Öğrenme sürekli devam eden bir süreç değil, çözümsüzlükten çözüme atlayan kesikli bir süreçtir. Çözüm öncesi (Presolution Period) dönemde organizma uygun çözümü bulmak için bir deneme-yanılma sürecinden geçmektedir.

İçgörü kazanarak öğrenmenin dört özelliği;

Çözüm öncesi dönemden çözüme geçiş aniden ve tamdır.

Çözüme dayalı performans hatasız ve pürüzsüzdür.

Çözümü bulmak bir süre gerektirir.

İçgörü yoluyla kazanılan bir ilke başka problemlerin çözümüne kolayca uygulanabilir.

Üretici Düşünce

Wertheimer’e göre (1980) üretici düşüncenin çeşitli temel boyutları vardır. Bireyin bir problem durumunda çözüme ulaşmak için mantıklı olması gerekmez, problemin boyutlarını çözüme ulaşana kadar bilişsel olarak düzenlemeli, yeniden düzenlemelidir. Problem çözümünde eğer kurallar, ilkelerin öğrenilmesi değil de sadece olaylar, çözümler ezberlenirse üretici düşünce söz konusu olamaz.

Öğrenme ve öğretmede bir çözümün keşfinde olduğu gibi verilen gerçekleri bütünle ilişkilendirmemek düşünmenin temelinden uzaklaşmaktır.

Bellekte Kalan İz

Bireyin deneyimleri zihinde bir çalışmaya yol açar. Bu süreç deneyimin türüne göre basit veya karmaşık olabilir. Bu süreç bittiği zaman zihinde bir iz bırakmıştır. Daha sonra benzer bir durumla karşılaştığımızda bu iz davranışımızı etkiler. Her bir sürecin sonunda birey biraz daha değişmiştir ve gelecek deneyimler bu durumdan etkilenir.

Bir deneyimin bellekte (zihinde) bıraktığı iz ne kadar güçlüyse sürece etkisi o oranda güçlü olacaktır. Her karmaşık beceri bir çok alt süreçten oluşur ve bu süreçlerin her birinin zihinde iz bırakması söz konusudur. Birbiriyle ilişkili bireysel izler topluca bir izler sistemi oluştururlar.

Gestalt Terapi

Gestalt terapi, humanistik ögeleri ön plana çıkan, insanların geçmişteki değil şu anki duygu ve davranışlarına odaklanan bir terapi tekniğidir. Terapistin görevi hastanın tecrübelerini tahmin etmek değil, onun kendi tecrübelerini ve duygularını anlamasını sağlamaktır. Gestalt’ın önem verdiği alan geçmiş değil, şimdiki zamandır. Terapi gören kişilere empoze edilen düşünce şu anki ihtiyaç ve sorunlarına konsantre olmalarıdır.

Terapinin amacı

Gestalt psikoterapisinin amacı, danışanın o anda geçerli olan deneyimini açık olarak algılayarak farkındalığını arttırmak ve danışanların ne yaptıkları, nasıl yaptıklarının farkındalığını kazanmalarıdır. Terapinin her aşamasındaki farkındalık; çevreyi bilme, seçim yapmanın sorumluluğunu alma, kendini bilme ve kendini kabul etme ve temas becerisidir.

Gestalt terapinin ana amacı kişinin kendisini her ayrıntısıyla fark edebilmesidir. Bu yüzden terapilerde hastalar kendi iç sorunlarını geçmişe gömmek yerine o anki şartların elverdiği ölçüde, anında çözmeye çalışırlar. Ayrıca bu sorunların oluşumunda etkili olan diğer insanlarla da iletişim kurmaları sağlanarak çözüm yolunda kolaylık sağlanır.



Terapist seçimi çok önemlidir. Gestalt terapisiyle ilgili yeterli donanıma sahip olmalıdır.

Gestalt terapi ilk zamanlarda grup terapisine ağırlık verse de şimdi bireysel terapiler de mevcuttur. Bu yaklaşım bireysel, çift, aile ve çocuk terapileri de sunmaktadır.

Hasta terapiler esnasında onu rahatsız eden düşünce ve duyguları belirler, onlarla yüzleşir. Bilinçaltında var olan zararlı veya yararlı düşünceleri fark etmesi sağlanan hasta bu yolla kendisinde daha önce fark etmediği özellikleri görür.

Ayrıntılar...

Gestalt terapide en çok kullanılan yan tekniklerden biri rol yapmadır. Mesela; hasta kendisini rahatsız eden düşünceyle birebir alakalı olan bir insanı yanındaki sandalyede oturuyormuş farz eder. Ve onunla konuşup içini dökmeye, karşısında hayal ettiği insanın da söylediklerine verdiği tepkileri hayal etmeye başlar. Bu yan teknik her ne kadar yapay ve saçma gibi dursa da çoğu zaman insanların bastırdıkları duyguları ve düşünceleri ortaya çıkarmaları için çok yardımcı olur.

Ayrıntılar...

Rol yapma tekniğinin yanında hastaların bastırdıkları sinirlerini boşaltabilmek adına bazı objeleri sopa yardımıyla dövme tekniği de kullanılmaktır. Bireysel terapi alan bir hasta birkaç seans sonrasi bir hafta boyunca grup terapilerine sokulabilir. Bu sayede hasta ilerleme kaydedip kaydetmediğini kendi yapacağı karşılaştırma ile anlayabilir.

Gestalt terapi hasta ve terapistin iletişim içerisine girdiği ilk andan itibaren başlar. Terapi sürecinin sınırlarını çizen kesin kurallar ya da formatlar yoktur. . Hasta ve terapistin ilişkisinin gelişimine paralel olarak ilerleme ve değerlendirmeler kaydedilir.

Gestalt Terapi

Gestalt terapi yaklaşımını ortaya atan Frederic Pearls ( 1969 ) de, çoğu kuramcı gibi, başlangıçta psikanaliz ile ilgilenmiştir.

Pearls’a göre insan yaşamına bir bütün olarak başlamakta, ama büyürken, gelişirken geçirdiği rahatsız edici yaşantılar yüzünden bazı parçalan ile bağlantıları zayıflamakta ya da kopmaktadır. Terapinin amacı bu parçalanmışlığı bütünlüğe dönüştürmektir.

Gestalt Terapi

Pearls’e göre bir gereksinmenin ortaya çıkması ile diğerleri zemine geçer ve bir parçalanma olur. O gereksinmenin karşılanması ile bütünlük ( gestalt ) tekrar oluşur. Bu defa başka bir gereksinme zeminden ayrılıp öne geçer bu defa onun giderilmesi için harekete geçilir ve bu süreç böyle devam eder.

Pearls’e göre organizmanın net hücresi, her organı, her hangi bir fazlalığı atmaya, eksik olanı tamamlamaya ve böylece denge durumuna gelmeye çalışır. Bu dinamik sayesinde değişen koşullara karşın organizma homeostasis denilen bu kararlılığı korur.

“Şimdi ve Burada Olma”

Pearls insanların kendileri ile ve başkaları ile ilişkilerinde bütünleşme yolu olarak şimdi ve burada olana yoğunlaşmanın gereğine inanır. “Şimdi ve burada olma” durumunun farkında olma, duyumları tam olarak alma, duygulanma ve bütünleşme, yaşarken ve davranışta bulunurken olup bitenlerin ayırdında olma demektir. Olan olmuş, olacak olan da henüz olmamıştır.

Terapi Süreci...

Gestalt yaklaşımı, duyumlarımız, duygularımız, davranışlarımız, isteklerimiz ve değer yargılarımız ile çevrenin sunduklarının neler olduğunun farkına varmamızı ve yaşam içinde yaptığımız seçimlerle ilintili sorumluluğumuzu üstlenmemize yardımcı olur.

Gestalt yaklaşımının kullanıldığı bireysel veya grup çalışmaları, yaşam içinde bize artık yardımcı olmayan davranış biçimlerimizin farkına varmamız, kendimizle ve ötekilerle daha iyi ilişki kurma yollarını deneyimlememiz için gerekli olan destekleyici ortamın oluşturulması üzerinde yoğunlaşmıştır

Gestaltta Değişim

Değişiklik, kendimize ilişkin farkındalığımızı arttırarak, benliğimizin dışında tutmaya çalıştığımız taraflarımızın giderek azaltılması anlamına gelir.

Değişimin amacı farkındalık (kişinin ne yaptığına ve nasıl yaptığına ilişkin) geliştirmek, ve yaşam alanını genişletmektir. Bu süreç, kişinin kendi gelişimini sürdürebilecek bütünlüğü edinmesini sağlar. Bu sürece, kişinin kendisini olduğu gibi kabul etmesini öğrenme süreci de denebilir.

Alıntı: http://www.mersinpsikolojikdanismanlik.com/index.php?option=com_content&task=view&id=36&Itemid=8
KAYNAKÇA

Davranış Bilimleri ,Doç. Dr. A. Can Baysal ,Yrd. Doç. Dr. Erdal Tekarslan, 1987

Gestalt Psikolojisi.’ Ana Britannica Ansiklopedisi. Cilt 9. Ana Yayıncılık ve Sanat Ürünleri Pazarlama. İstanbul :1989

İnsan Ve Davranışı , Doğan Cüceloğlu , Remzi Kitabevi ,8. Basım, 1998

Psikoloji Tarihi ,Maurice Rouchlin , İletişim Yayınları ,İstanbul ,1992

Ruh Bilimin Öncüleri , Raymond E. Fancher ,İdea Kitabevi Yayınları ,İstanbul ,1990

www.germanheritage.com

www.findarticles.com

www.behaviour.net

www.igor-gestalt.com
posted from Bloggeroid

YARATICILIK ÜZERİNE BİR SEMİNER...

Ferdi ÖZBEĞEN 'i kaybettik!

Gün içinde, tedavisine uyutularak devam edildiği ve durumunun ciddiyetini koruduğu açıklaması yapılan sanatçı gece saatlerinde yaşama veda etti.
İzmir'de 1941 yılında doğan Ferdi Özbeğen, İzmir Özel Türk Koleji'nden mezun oldu.
Lise eğitiminin ardından İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde üniversite eğitimine başlayan Özbeğen, 1963 yılında babasının vefatı nedeniyle eğitimini yarıda bıraktı.
Hürriyet Gazetesi'nin 1965 yılında düzenlediği ''Altın Mikrofon'' yarışmasına katılarak müzik yolculuğuna başlayan Özbeğen, yarışmadan sonra kendi orkestrasını kurup eserler üretmeye başladı.
Kurduğu grubun dağılmasının ardından 1977 yılında ilk albümünü çıkaran Özbeğen, ''Sohbet'' adlı plağıyla ''Altın Plak'' ödülünü, ''Mutluluklar'' ile de ''Platin Plak'' ve ''Altın Piyano'' ödüllerini kazandı.
Müzikal yaşamına 28 albüm sığdıran Özbeğen, 1980'de, Gülşen Bubikoğlu, Tanju Gürsu ve Hulusi Kentmen ile ''Tanrıya Feryat'' adlı filmde oynadı. Banu Alkan ile ''Piyanist'' adlı yapımda yer alan sanatçı, 1980'li yılların en popüler yapımlarından biri olan ''Perihan Abla'' adlı dizide de konuk oyuncu olarak yer aldı.
Related Posts with Thumbnails