2011 İl Dışı Atama Başvuruları Takvimi

2011 Yılı Öğretmenlerin İller Arası İsteğe ve Zorunlu Çalışma Yükümlülüğüne Bağlı Yer Değiştirme işlemleri ile ilgili ayrıntılı bilgiler...


Milli Eğitim Bakanlığı 2011 isteğe bağlı il dışı yer değiştirme işlemleriyle ilgili kılavuzun 25 Mayıs 2011'de yayımlanması bekleniyor. 2011 il dışı atama başvurularının 1-5 Haziran 2011'de alınması öngörülüyor. 2011 isteğe bağlı İl içi atama süreciyle ilgili ön görülen takvim şöyle:


  • 20-30 MAYIS arası il içi tercihler alınacak ve 1-5 HAZİRAN arası sıralar açıklanacak.
  • İl dışı için 25 Mayıs klavuz yayınlanacak ve 1-10 HAZİRAN başvurular alınacak ve 15 HAZİRAN gibi sonuçlar açıklanacak.
  • Daha sonra il dışı tayini çıkanların varsa il içi sıraları iptal edilecek.
  • İL dışılardan sonra (seminer dönemi )15-30 HAZİRAN 1. il içi sıralar çalıştırılacak.
  • Haziran ve Temmuz da emekli olanların yerinede 1-5 AĞUSTOS gibi 2. il içi sıralar çalıştırılacak .
  • 2011 Öğretmenlerin İl dışı Yer Değiştirme Kılavuzu (Kılavuzun 25 Mayıs'ta yayınlanması bekleniyor. Kılavuzu yayımlandığında bağlantı aktif hale gelecektir)
  • 2011 Öğretmenler İl dışı isteğe bağlı yer değiştirme işlemleri sayfası (Başvurular başladığında bağlantı aktif hale gelecektir)
Yer değiştirmeyle ilgili yönetmelik maddeleri

http://mevzuat.meb.gov.tr/html/27573_0.html
İsteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmelerde duyuru, başvuru ve tercihler

MADDE 25 – (Değişik birinci fıkra:30.7.2010/27657 RG) (1) Öğretmenlerin il içi ve iller arası isteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmelerine ilişkin duyuru, Personel Genel Müdürlüğünce il içi yer değiştirmeler için en geç ilgili yılın 15 Mayıs, il dışı yer değiştirmeler için en geç 25 Mayıs tarihine kadar Bakanlığın internet sayfasında yapılır. Duyuruda; kimlerin yer değiştirme isteğinde bulunabileceği, başvuru yeri, şekli ve süresi ile yer değiştirmeye ilişkin diğer hususlara yer verilir.

(2) Öğretmenlerin il içi ve iller arası isteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirme başvuruları, duyuru tarihinden itibaren en geç on iş günü içinde başlatılır. Başvuru süresi beş iş gününden az, on iş gününden fazla olamaz. Ancak teknik sorunlar nedeniyle ya da olağandışı durumlarda başvuru süresi uzatılabilir. Başvurular, Bakanlıkça elektronik ortamda açılacak başvuru sayfasına yapılır ve eğitim kurumu müdürlükleri ile ilçe ve il millî eğitim müdürlüklerince onaylanır.

ÖĞRETMENLERİN İL dışı İSTEĞE BAĞLI YER DEĞİŞTİRME KILAVUZU, ÖĞRETMENLERİN İL dışı YER DEĞİŞTİRME KILAVUZU, İl dışı Yer Değiştirme Sonuçları, 2011 Yılı Öğretmenlerin İller arası İsteğe Bağlı Yer Değiştirme Başvuruları, MEB, il dışı yer değiştirme sıraları,il dışı yer değiştirme sonuçları, ilsis il dışı yer değiştirme, il dışı yer değiştirme sonucu, 2011 yılı il dışı yer değiştirme, yer değiştirme isteğinde, 2011 il dışı yer değiştirme kılavuzu il dışı yer değiştirme sonuçları 2011

FLÜT NASIL YAPILIR?

Flütün yapımının bu kadar zor ve emek gerektirdiğini görünce çalgılara verdiğim değer dahada artıyor...

Yok Böyle Bir Şey! - Özer ATİK akor

YOK BÖYLE BİR ŞEY –ÖZER ATİK

İntro: Em /D  /C  / B7
Em                             D
KAÇ GÜNDÜR UYKUSUZ GÖZLERİM 
C                                          B7
GECELERİ UYUMAK YERİNE SANA UYUYORUM. 
Em                                   D                              
KAÇ BAHARDIR AŞKTAN MAHRUM YÜREĞİM,
C                                       B7
KENDİMİ SEVMEK YERİNE SENİ SEVİYORUM.
C               B7                      Em     /  C  B7 /  Em  /
ÇOK DEĞİL İNAN SENİN İÇİN. 
Em                                      Am
BAŞIMDAN NE RÜZGARLAR ESTİ
D                                              G                          B7
POYRAZLARA KARAYELLERE, KARA YASLARA DURDUM. 
Em                                  Am
NE SEVDALAR ÖMRÜMÜ TÜKETTİ,
D                                             G                    B7 
NE ŞARKILAR NE MASALLAR NE YALANLAR DUYDUM 
        C                     B7                 B7                           Em
BEN HEP BUYDUM BÖYLEYDİM, BİR TEK SANA YETEMEDİM. 
X2

Em                   D                B7                    C
YOLUNU KAYBEDİP DÜNYAYA DÜŞMÜŞ BİR MELEKSİN
Am                    F#m7b5            B7                     Em        
BANA BENİ SEVME DİYORSUN YOK BÖYLE BİR ŞEY 
Em                   D                    B7                    C
VAZGEÇERİM SANIYORSAN KENDİNİ KANDIRIYORSUN 
Am                    F#m7b5            B7             Em        
VAZGEÇİLİR Mİ SENDEN YOK BÖYLE BİR ŞEY. 
Am
NASIL OLSUN ? 
             B7                            C
NASIL OLSA GEÇER DİYORSAN, 
                                  B7                                   
GEÇMEZ BİR TANEM VAZGEÇMEZ YÜREĞİM, 
                                    B7                             C
SEN ORDA DURDUKÇA PES ETMEZ YÜREĞİM YAR
B7                      Em 
YOK BÖYLE BİR ŞEY. 


                         www.gitarkoleji.com


MÜZİK DERSLERİ ARTIK DAHA KEYİFLİ !

Müzik derslerinde artık sadece mecburi blok düdük üflemek ve bir kaç okul şarkısı söyleyip dersi bitirme dönemi kapanıyor! Vücut ritmi (Body percussion) denilen müzikal çalışmalar, bu anlayışın gelişip değişmesinde inanılmaz bir rol alıyor.
Vücut ritmi "Body percussion" ayrıca eğitim sistemimizde yöntemleride sorgulanmasına neden olmakta, yeni yöntem ve uygulamaların önünüde açmaktadır. Daha önce paylaşmış olduğum "Öğrenme Stilleri" konusunda belirtildiği gibi her öğrencinin algılama ve öğrenme stilleri farklıdır. İşitsel, görsel, kinestezik ve dokunsal algılama özelliklerine sahip, farklı bir çok öğrenciyi tek tip öğrenme biçimine mahkum eden sınıf ortamı eğitiminin sonuçlerı ortadadır. Öğrencinin algılama farklılıklarına anında çözüm getirebilen aktif öğrenim yöntemleri dersliklere yavaş yavaş taşınmak zorundadır. Body percussion yöntemi, bu eksikliğe şu anda müzikal anlamda çözüm getirmesiyle birlikte, diğer derslerinde bu forma geçmesi gerektiğini önümüzdeki yıllarda mecbur bırakacağına eminim.
Bu uygulamanın bir çok öğretmen tarafından uygulanması ve öğrenilmesi sürecinde zorluklar vardır. Öğretmenin kişisel gelişimine zaman ayırarak bu tarz Vücut Ritmi eğitimi veren kurum ve kişilerden yardım alması yada hizmet içi eğitim seminerlerine katılması, MEB tarafından bu çalışmaların Hizmet içi eğitim çalışmalarına eklenmesiyle mümkün olabilir ve şarttır.
Vücut Ritmi çalışmaları psikomotor davranışları kontrollu hale getirmesinin yanı sıra, öğrencinin grupla birlikte hareket edebilme, kendini keşfetme, kişilik gelişimi, öz eleştiri yapabilme gibi derslerin vermesi gereken olguları farketmeden sunmasıylada bir avantaj oluşturmaktadır. Asıl önemlisi öğretmen içinde gerekli olan eğlenceli zaman geçirme, yaptığı dersten keyif alma ve keyif verme gibi çok önemli bir katkısının olmasıdır.


Bu konularda şu anda en aktif çalışan KEKEÇA grubu, Onur EROL, Yusuf Emrah UZUNCA gibi genç ve yetenekli arkadaşların projelerini ülke çapında yayabilecekleri bir eğitmen ordusu oluşturarak paylaşmaları ve büyütmelerini bekliyorum. Tabiki bu arkadaşlarım gerek kitap çalışmaları, gerek eğitim seminerleri ve internet üzerindeki paylaşımlarla ellerinden geleni yaptıkları açıktır. Zor olan bu sürecin sürekliliğini sağlayabilecek Müzik eğitmenlerinin bu emeklerden faydalanmaları, değer vermeleri, uygulamaları, zaman ayırmalarıdır. Öğrenci odaklı bu eğitim yöntemiyle ilgili bir kaç video örneği aşağıdadır.
Değerlendirmeyi size bırakıyorum.
Teşekkürler.
Süleyman EKER



Küçük grup Çalışmalarına Örnek


Bir konser performansı


İşin ustalarından bir show :)


Konservatuar da bir uygulama projesi olarak Body Percussion...

Aşağıdaki linkte yine bir sını ortemı uygulamsı bardak ritmi videosuna ulaşabilirsiniz...
http://www.facebook.com/video/video.php?v=10150234509389859

SESİN VE MÜZİĞİN İNSANLAR ÜZERİNDE ETKİLERİ




Seslerin ve müziğin üzerinizde ne gibi etkiler meydana getirdiğine en son ne zaman dikkat ettiniz? Her birimiz o ya da bu ölçüde seslerle ve müzikle iç içeyiz. Dış dünyayla iletişim kurduğumuz en önemli duyularımızdan bir tanesi işitme duyumuz hiç şüphesiz. Bu duyu sayesinde çevremizle iletişim kurabiliyor birbirimizi anlayabiliyor ve kendimizi seslerle ifade ediyoruz. Şu an bu satırları okurken bile zihninizde sözcükleri duyuyor ve böylece okuduklarınızdan bir anlam çıkartıyorsunuz. Peki ya müzik? Müzik yaşamımızı nasıl etkiliyor? Ya da müziğin olumlu etkilerinden yararlanmak hiç aklımıza geliyor mu? 

Ses ve müziğin çeşitli etkileriyle ilgili araştırmalar geliştikçe bu konunun ne kadar önemli olduğu ve bu etkilerden bilinçli olarak yararlanıldığında yaşantımızda ne kadar olumlu etkiler meydana getirebildiği gözler önüne seriliyor. Ve bu etkileşim aslında çok da somut. Çünkü müziğin zihnimiz ve duygularımız uyandırdığı etkiler bir yana ses titreşimlerinin madde üzerindeki somut etkileri artık çok iyi bilinen bir konu. Yani müzik yalnızca kulak zarımız üzerinde değil bedenimizin her hücresi üzerinde çok çeşitli türde etkiler meydana getirebiliyor.

Bunun nasıl olduğunu görmek isterseniz müzik setinizin veya bilgisayarınızın hoparlörüne yakın bir yere içi su dolu plastik veya kağıt bir bardak koyup müziğin titreşimlerinin suyu nasıl hareket ettirdiğini izleyebilirsiniz. Eğer bu konuda daha da ileri gitmek isterseniz davul darbuka ya da def gibi gergin bir yüzey üzerine kum serpip müzik setinizin bas sesleri çıkaran hoparlörünün üzerine koyun. Özellikle uzun seslerden oluşan bir müzik çalın ve oluşan desenleri hayranlık içinde izleyin.

Şimdi müziğin ve seslerin büyük çoğunluğu sudan oluşan hücrelerimiz ve organlarımız üzerinde nasıl bir etki yaratabileceğini düşünebiliyor musunuz? Titreşen sesler çevremizdeki hava içerisinde gözümüzle göremediğimiz titreşimsel desenler oluşturur ve bu titreşimler harekete bağlı enerji alanları yaratır. Biz de bu enerjileri emeriz ve onlar da bizim nefes alış verişimizi nabzımızı kan basıncımızı kas gerginliğimizi vücut sıcaklığımızı ve diğer içsel ritmlerimizi yavaş yavaş değiştirir.

Ayrıca dalga türlerine ve diğer özelliklerine bağlı olarak seslerin elektrik yükleyici ya da serbest bırakıcı etkileri olabilmektedir. Bazı durumlarda sesler beyni ve bedeni pozitif elektrikle yükler. Bazen de yüksek sesli ritmli bir müzik bize enerji verir gerilimlerimizi ya da ağrılarımızı maskeler ya da ortadan kaldırır.

Sesler elbette negatif etkilere de yol açabilir. Şehir gürültüleri başımızı şişirdiği gibi bedenimizdeki enerjiyi de tüketebilir. Aşırı gürültülü tiz bir frekans ani biçimde baş ağrısına ya da aşırı denge kaybına yol açabilmektedüşük frekanslı sesler ise bedeni etki altına alabilmekte strese kasılmalara ve ağrıya yol açabilmektedir.



Müziğin Etkileri 

Pek çoğumuz ne gibi bir etkisi olduğunun tamamıyla farkında olmadan müzik dinleriz. Dinlediğimiz müzikler bazen uyarıcıdır bazen rahatsız edici bazen de rahatlatıcı olabilir Tepkimiz her ne olursa olsun dinlediğimiz müzikler üzerimizde ruhsal zihinsel ve fiziksel etkiler yaratır. Bunu çoğu zaman farkında olmadan deneyimleriz. Şimdi müziğin etkilerini çeşitli araştırmalara dayalı olarak başlıklar halinde ele almak istiyorum.



Müzik Beyin Dalgalarını Yavaşlatabilir ve Düzenleyebilir

Müziğin bu etkisi çok çeşitli deneyler ve gözlemlerle kanıtlanmıştır. Beyin dalgaları hem müzik hem de kişinin kendi çıkardığı seslerle değiştirilebilmektedir. Gündelik bilinç halindeyken beynimiz saniyede 13 ila 20 titreşim hızına sahip olan “beta” dalgaları yaymaktadır. Ancak gözlerimizi kapatıp gevşemeye başladığımızda bu dalgalar 13’ün altına düşer ve “alfa” ritmine geçeriz. Rüya görmeye başladığımız uyku durumunda bu dalgalar 8’in altına düşer ve o zaman da “teta” olarak adlandırılan faza geçmiş oluruz. Teta dalgaları aynı zamanda derin meditasyon veya trans halleri esnasında da gözlenebilir. Çok derin uyku halinde ise 0.5 ile 4 titreşim arasında değişen delta dalgaları olrataya çıkar. Beyin dalgaları ne kadar yavaşlarsa kendimizi o kadar rahat huzurlu ve sakin hissederiz.

Belli türdeki müzikler veya özel olarak dizayn edilmiş sesler beyin dalgalarını yavaşlatıp rahatlamayı kolaylaştırabilmektedir. Çeşitli antropolojik araştırmalar müziğin çağlar boyunca bilinç halini değiştirmeye yönelik amaçlarla kullanılageldiğini göstermektedir. Hatta yakın zamanlardaki araştırmalar antik dönemlerde değişik bilinç hallerini başlatmaya yönelik müzik türlerinin yanı sıra son derece sofistike akustik dizaynların da keşfedilmiş olduğunu göstermektedir.

Beyinle ilgili araştırmalar müziğin özellikle beynin sağ yarıküresine hitap ettiğini göstermektedir. Beynimizin sol yarıküresi genellikle mantıksal işlevleri yerine getirirken sağ yarıküre daha çok sezgisel ve yaratıcı aktivitelerle ilişkilidir. İşte bu yüzden evde işte ya da okulda çalınan müzik beynin sol yarıküresiyle sezgisellikten sorumlu olan sağ yarıküresi arasında dinamik bir dengenin oluşmasını sağlayarak yaratıcılığı artırıcı bir rol oynayabilir.

Eğer bir iş yaparken dikkatinizin dağılmaya başladığını ve hayallere daldığınızı fark edersiniz on ya da on beş dakika kadar arka planda Mozart ya da Bach gibi bestecilerin müziklerini veya barok döneme ait bir müziği dinleyin. Bu zihninizin tekrar yerine gelmesini ve dikkatinizi toparlamanızı sağlayacaktır.


Müzik Nefes Alış Verişini Etkiler

Normal bir halde otururken dakikada yirmi beş ila otuz beş kez arası nefes alıp veririz. Derin ve yavaş nefes alıp vermek hem beden hem de zihin için oldukça olumludur. Hafif ve hızlı nefes alıp vermek ise yüzeysel ve dağınık bir zihin haline yol açabilir. Bu bakımdan nefes ritmi ile zihinsel işlevler arasında çok yakın bir bağlantı vardır. Aynı zamanda zihinsel durumumuz da nefes alıp verişimizi etkiler. Dinlediğimiz müzikler içimizde farklı duygusal ve fiziksel etkiler meydana getirdiği için nefes alıp verme hızımızı etkilerler. Örneğin yüksek volümde çalan bir rock müziğini dinlerken gevşeyip yavaş biçimde nefes alıp vermeniz pek mümkün değildir. Ancak rahatlatıcı ağır tempolu ve kaliteli bir müzik sizi çok olumlu bir ruh haline getirebilir.


Müzik Kalp Atışını Nabzı ve Kan Basıncını Etkiler

Müzik aynen solunumda olduğu gibi kalp atışı ve kan basıncı üzerinde de etkilidir. Çünkü insan kalbi sese ve müziğe kolaylıkla ayak uydurabilir. Nabzımız müzikle ilgili frekans tempo ve volüm gibi niteliklere tepki verir ve sesin ritmine ayak uydurmak için hızlanır ya da yavaşlar. Müzik ne kadar hızlıysa kalbimiz o kadar hızlı atarmüzik ne kadar yavaşsa kalp de o kadar yavaş atar. Nefes alış veriş hızı gibi daha düşük bir kalp atışı daha az fiziksel gerilim ve stres yaratır zihni sakinleştirir ve bedenin kendi kendisini iyileştirmesine yardımcı olur. Müzikdoğal bir kalp atış düzenleyicisidir.

Lousiana Eyalet Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada yirmi dört gençten oluşan bir topluluğa spor antrenmanı yaptıkları esnada önce hard rock dinletilmiş. Bunun kalp atış hızlarını daha fazla artırdığı ve antrenmanlarının kalitesini düşürdüğü gözlenmiş. Ancak ağır tempolu ve rahatlatıcı müzikler gençlerin kalp atış hızlarını yavaşlattığı ve daha uzun süre antrenman yapabildikleri görülmüş.

Müzik kalp atışının yanı sıra kan basıncını da değiştirebilmektedir. Güney Carolina Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu’nda görevli olan Dr. Shirley Thompson aşırı gürültünün kan basıncını yüzde on kadar artırabileceğini bildirmektedir. Bu etki elbette dolaylı biçimde ortaya çıkmaktadır. Bu konuyla ilgili çeşitli araştırmalar ağır tempolu müziklerin sistolik kan basıncını büyük oranda düşürdüğünü göstermektedir. 




Müzik Kas Gerilimini Azaltır Beden Hareketlerini ve Koordinasyonu Geliştirir



Bedenimizdeki bütün kaslar işitme siniriyle iç kulağa bağlıdır. Dolayısıyla kas gücü esnekliği yoğunluğu sesten ve titreşimlerden etkilenmektedir. Bir aerobik sınıfındaki yetmiş üniversite öğrencisi ile yapılan bir çalışmada araştırmacılar müziğin bir yandan deneklerin keyiflerini ve motivasyonlarını artırırken diğer yandan da güçlerini artırdığını ve hareketlerini daha koordine biçimde yönlendirebilme yeteneklerini geliştirdiğini keşfettiler.

1980’lerde Norveçli eğitimci Olav Skille ciddi fiziksel ve zihinsel özürleri olan çocukları tedavi etmek için müziği kullanmaya başladı. Çocukların seslerle karşı karşıya bırakıldığı özel bir ortam olan “müzik banyosu”nu icat etti ve belli müziklerin kas gerilimini azalttığını ve çocukları gevşettiğini gördü. Skille’nin yöntemi “Vibroakustik Terapi” adıyla Avrupa’nın diğer bölgelerine de yayıldı. Genellikle düşük frekanslı müzikler sırtın alt bölgelerinde kuyruk sokumunda baldırlarda ve bacaklarda titreşim yaratmaktadır. Frekans yükseldikçe etkisi daha çok göğsün üst bölümlerinde boyunda ve başta hissedilmektedir.


Müzik Beden Isısını Etkiler

Bir kapı gıcırtısı rüzgar uğultusu ve diğer ürkütücü sesler soğuk terler dökmenize ve tüylerinizin diken diken olmasına yol açabilir. Özellikle filmlerde bu tür ses efektlerinden oldukça etkili biçimde yararlanılmaktadır. Film müzikleri ve filmlerde kullanılan ses efektleri filmdeki sahnelerin duygusal etkisini artırmada hayati bir rol oynar. Film izlerken karşınızda yalnızca görüntüler ve sesler vardır ve filmi izleyen kişi bu verilerden yola çıkarak kendi içinde hisler oluşturur.

Bütün sesler ve müzikler beden ısısını dılayısıyla da ısı değişikliklerine uyum sağlama yeteneğimizi az da olsa değiştirmektedir. Ünlü Rus besteci Igor Stravinsky bu konuyla ilgili gözlemini “Vurmalı çalgılar ve bas kalorifer etkisi yapar.” biçiminde dile getirmektedir. Soğuk bir kış gününde özellikle güçlü vuruşları olan sıcak ve hoş bir müzik dinlemek ısınmanıza yardımcı olacaktır. Ama yazın sıcak günlerinde daha uçuk ve soyut bir müzik sizi serinletebilir.


Müzik Endorfin Düzeyini Yükseltebilir

Beynin kendi uyku ilacı olan endorfin hormonu ile ilgili araştırmalar bu hormonun ağrıyı azaltıp “doğal bir sarhoşluk” hali yaratabileceğini göstermektedir. Müziğin neşesinden ve zenginliğinden doğan iyileştirici kimyasallar bedenin kendi yatıştırıcılarını yaratmasına ve bağışıklık sistemini güçlendirmesine olanak tanımaktadır. 1996 yılında Teksas Austin’de müzikle ile ilgili yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre doğum yaparken müzik dinleyen hamile kadınların genellikle anesteziye ihtiyaç duymadığı görülmüştür.

Doğal sarhoşluk ya da keyif hali stresin ve acının karşısındadır ve bazen de bedeni haktalıklara karşı koruyan lenfositlerin yani T hücrelerinin düzeyini yükseltmektedir.

Müziğin bedensel sağlık üzerindeki etkileri çok eski çağlardan beri bilinmektedir. Antik şifa merkezlerinde müziğin iyileştirici etkilerinden hem psikolojik hem de fizyolojik rahatsızlıkların giderilmesinde yararlanılmaktaydı. 



Müzik Strese Bağlı Hormonları Düzenleyebilir

Anestezi uzmanları rahatlatıcı müzikler dinleyen kişilerin kanındaki stres hormonlarının düzeyinin büyük ölçüde düştüğünü bazı durumlarda ilaç alımının bile gerekmediğini söylemektedirler. Bu etkiyi kendi yaşamımızda pek çok kez gözlemlemişizdir.

Bütün bu fizyolojik etkilerinden dolayı müzik bağışıklık sistemini de güçlendirmekte hastalıklara karşı direnci artırmaktadır.



Müzik Üç Boyutlu Algımızı Etkiler

Çeşitli araştırmaların sonuçlarına göre belli müzikler beynin fiziksel dünyayı algılama zihinde canlandırma ve nesneler arasındaki farklılıkları ayırt etme yeteneklerini geliştirebilmektedir. Diğer bir deyişle müzik çevremizi algılayışımızı etkilemektedir. Bu anlamda müzik sesten yapılmış bir duvar kağıdına benzemektedir. Ortamımızı daha ferah daha geniş ve daha şık yapabilir.



Müzik Zaman Algımızı Değiştirir

Müziği zihnimizi yavaşlatmak ya da hızlandırmak için kullanabiliriz. Hızlı tekrara dayanan ve marş gibi müzikler hızımızı artırabilir. Klasik ya da Barok müzikler daha düzenli davranışlara yol açar. Çok romantik ve New Age türü müzikler stresli bir atmosferi yumuşatmaya yardımcı olur. Bazı müzikler belli durumlarda zamanın durmuş olduğu hissini verebilir. 



Müzik Hafızayı ve Öğrenmeyi Güçlendirebilir

Belli tür müzikler kişiye göre değişmekle birlikte konsantrasyonu artırarak öğrenmeyi kolaylaştırabilmektedir. Arka planda Mozart ya da Bach gibi hafif ve ağır tempolu müzikler çalmak bazı kişilerin daha uzun süre konsantreolmasını sağlayabilmektedir. Çalışırken özellikle barok müzik dinlemek yazıları şiirleri ve yabancı dildeki sözcükleri ezberleme yeteneğini artırabilmektedir. Bulgar asıllı Dr. Georgi Lozanov’un hızlı öğrenme yönteminde müzik oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Lozanov’un geliştirmiş olduğu telkinbilim yöntemiyle örneğin bir yabancı dili çok kısa sürede öğrenmek mümkün olabilmektedir. Ve bu tekniğin en önemli bileşenlerinden biri de müziktir. Lozanov bu çalışmalar esnasında arka planda belli müzik parçalarını kullanmaktadır.


Müziğin Daha Süptil Yönleri 

Burada sıraladığım etkiler konunun yalnızca küçük bir kısmını oluşturuyor. Bu konuyla ilgili yazılabilecek daha pek çok şey var.

“Müzik ruhun gıdasıdır.” sözünü hepimiz duymuşuzdur. Gerçekten de müzik tüm güzel sanatlar içerisinde en soyut olanıdır. Çünkü doğrudan doğruya duygularımıza ve psişemize hitap eder. Değişik müziklerin üzerinizde meydana getirdiği etkileri bazen sözcüklerle açıklayamazsınız. Çünkü müziğin fiziksel etkilerinin yanı sıra normal duyularla algılanamayan ancak hissedilebilen süptil bir etkisi de vardır. Duyular dışı yeteneklere sahip kişiler özellikle canlı icra edilen müziğin güçlü bir enerjiye sahip olduğunu ifade etmektedirler. Müziğin bu etkisi enerji alanımız (aura) üzerinde çeşitli etkileşimlere yol açmakta ve bizler de bundan etkilenmekteyiz. Sesin görünen ve bilinen etkilerinin yanı sıra duyularla algılanmayan pek çok etkilerinin var olduğu özellikle eski kültürler tarafından çok iyi bilinen bir gerçekti. Ve belki de müzik böylesine sıradan hale gelmeden önce özel etkiler meydana getirmek için kullanılıyordu. Nitekim buna ait pek çok araştırmalar sesin ve müziğin olağandışı bilinç hallerini başlatmak ve elde etmek için yoğun biçimde kullanıldığını göstermektedir.

Günümüzde bu amaçla dizayn edilmiş çeşitli ses ve müzik CD’leri var ve bunlardan bazıları gerçekten çok Başarılı. Bu sesleri dinlediğinizde kolayca meditatif bir hal içerisine girebiliyor ve bunu sürdürebiliyorsunuz.

Kısacası müzik yaşamımızın ayrılmaz bir parçası. Bir müzisyen olarak sizlere önerim mümkün olduğunca yüksek kaliteli müzikleri dinlemenizdir. Elbette yerine göre her tür müzik dinlenebilir. Ancak barok ve klasik dönem müziklerinin yansıttığı tesirler hem beyniniz hem de psişeniz üzerinde çok olumlu etkiler oluşturmaktadır. Çünkü bu müzikler her yönüyle doğanın ve evrenin uyumunu yansıtmaktadır. Bundan dolayı da yaydıkları etkiler bilincinizi yükseltici niteliktedir. Böylesi kaliteli müzikler bestelemiş pek çok ünlü besteci vardır. Ben özellikle BachVivaldi Handel Telemann Scarlatti ve Mozart gibi bestecilerin eserlerini dinlemenizi öneririm. Çağımıza yakın bestecilerden Debussy ve Ravel’in eserleri de oldukça yüksek düzeyli etkiler taşımaktadır. Klasik müzik dinlemeye aşina olmayanlar başlangıçta bunları dinlemekte güçlük çekebilir. Bu müzikleri önce arka planda çalarak işe başlayın. Zamanla alıştığınızı ve sizi çok rahatlattığını fark edeceksiniz. Bunların yanı sıra New Age türü müziklerin bazıları da oldukça rahatlatıcı etkiler taşımaktadır. Zamanla hangi müziklerin sizde ne gibi etkiler meydana getirdiğini kendi kendinize deneyerek anlayabilirsiniz. Müziği kendi ruh halinizi değiştirmek ve kontrol etmek için kasıtlı olarak kullanmaya başladığınızda sizin için çok yararlı bir araç haline dönüşebilir.

Son notum anne babalara… İçinde yaşadığımız ortamda biraz zor olsa da ne olur çocuklarınızı kaliteli müzik dinlemeye alıştırmak için elinizden geleni yapın. Çünkü bu onların gelecekteki yaşamlarını çok olumlu yönde etkileyecektir. Özellikle bebek yaşlarda çocuğu olanlar doğduğu andan itibaren bebeklerinin odasında klasik müzik çalabilirler. Hamile anneler ise daha doğmadan bebeklerine klasik müzik dinletmeye başlayabilirler. Çünkü bebekler anne karnında 4.5 aylık olunca duyabilmeye başlarlar.


Yararlanılan Kaynak: Mozart Etkisi (Mozart Effect) Don Campbell
Related Posts with Thumbnails