- Kendimi cümle içinde kullanılmış hissediyorum bazen, ne kadar az kullanılırsam o kadar kötü!
- Hayata dair soru işaretleri getirir herkes bana! Çalışmadığım yerden sorarlar genelde. Verdiğim cevaplar hep başkalarının olur benim sorularım işaretsiz...
- Kendimi parateze alırım ve önemli hisettiririm kendime. Sonra anti parantezlerin saldırısıyla sokaklar alır beni, sürükler, çalıştırır, koşturur... Bir bakarımki anti parantez de bir parantez! Anti kunti yaşarım kalabalıkta, başkasına ait, başkası bana!
- Kendimi şaşırtmak, bağırmak, naara atmak için ünlem taşırım cebimde. İdareli kullanmam gerek! Diğerlerinin süprizleri yok olmasın diye. Sonra, yanlış yerde şaşırıp bağırdım mıydı kendime, mimiklerim bana rol yapar. Ama başkalrı görür ünlemlerimi. Ben bilmemki bendeki süprizi. Bilmemem de lazım süprizi kalmıyor.
- Önemli sözlerim için uzatırım tırnaklarımı, tırnak içinde kir olur bazen, bazen de gitarımda bir tını. Tüm büyük sözleri tırnağımın içine atarım diye uğraşırım (içe kapanıktır tırnaklarım, hassas kırılgan), şarkını en güzel yerinde kırılır tırnağım, yada kalemim kırılır, yada sesim kısılır... Nutkum tutulmuş tırnak içinde, ömrümü törpülerim sonra sinirden.
- Nokta. Ne kadar kendinden emin değil mi? Budur deyip kesip attığım arkadaşcıkların sonudur aslıda. Burada tüm işaretlerin, sözlerimin bittiği yerdir. Ama son noktayı "en son kim koydu" diyecek kadar argodur aslında. En son nokta da, her kesin söylediği "bir ışık görüyorum" ken, nokta karanlık değil aydınlık bir başlangıç olabiliyor hayata! Ha gayret! NOKTA
- Virgül, benim daha çok işim varı anlatır. Aslında konuşacağıma çalışsam noktayı koyacağım ama, virgül tembellik olur tümbellekim de. Sonra bir gül viririm kendime, başkası gelir virOgülü der bende elimi kanatırım iyi mi?
- İki nokta üstüste geldi mi, kaçarım oradan : Banane yahu noktaların homofobik sevişmesini mi izleyeceğim! :)
- Noktalı virgül ; daha makul bir cinsellik :) Ama mutlu musun? mutsuz musun? sorusunu soran gerizekalıların sözlerinden önce gelir bu mütecaviz kural. Kural bu! Ya kaç yada zevk al der çok bilmiş işaret.
- Birinci tekil şahıs, olabilmek için çokulluğun içinde tekil olmakmı gerekir, yoksa şahıs mı? Belli değildir. Sonra keşfedersin birinci olmak lazımmış! Arkanda kimse olmadan. Birinci olmak için, İkinciyi geçmek yetmediği ögretilir matematiksel olarak. Aslolan yarışın ne tarafa doğru olduğunu bilmek, yani "ben sana sonuncuyum" oldumu hiç?
- İkinci tekil şahıs, varlığını birinciye borçlu olan zavallı! Borcunu öde...
- Üçüncü tekil şahıs, olup bazen ilk üçe sokup, bronz madalya verdiğim, görüşmediğim yakınlardır O. Yada içki masasında pahallı kafası olan Tekil-a'nın içinde kurttur. Uzakta oldukları için aslıda içimize alırız o kurdu. Kurdu biz içimize düşürürüz yani, sonra ihtiyacımız olduğunda dışarı çıksın diye mızıkçılık yapar " çııııık kurtsun!" diye bağırırız. Ama O çoktan bok yoluna gitmiş bir hatıradır artık, kafası iyi...
- Dördüncü tekil şahıs, " ...git burdan! Biz altın, gümüş ve bronz aldık! Sen yoksun ki zaten..." dediğimizdir. Ama hep aradığımız kişiliğimizdir dördüncü. Bazende okey oynayacağımız zaman yanımızda olması gereken ya da olmayanımızdır. Belki de onun yüzünden dört köşe olamadığımız, genlerimizi bozandır. Malum dörtken, üçgen olmak ve bir ayagı kırık masa olmanın rahatsızlığı bizdeki. Bir bulacağım ayağı, yada bırakalım bu ayağı ne diyeyim?
Süleyman EKER-2010