Postmodernism is exploiting women identity insidiously
POSTMODERNİZM KADIN KİMLİĞİNİ SİNSİCE SÖMÜRMEKTEDİR
Doç. Dr. Mahmut ÖZTÜRK
AİBÜ Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü
Resim- İş Eğitimi Anabilim Dalı
Neoliberalizm, küreselleştirmeci alt yapısal pratiklerine uyarlı postmodernist ideolojisinin üst yapısal kavram pratiklerini sinsice üretmektedir. Postmodernizmi neoliberalizmden bağımsız düşünmek olanaksızdır. Neoliberalizmin, ülkemizde özelleştirmeci, küreselleştirmeci serbest ekonomiye geçiş politikalarının yanında, eğitim, sanat, felsefe, hukuk, bilim… gibi üstyapısal dönüşümlerini postmodernist söylemler üzerinden gerçekleştirmesi özellikle tarihsel anlamda bir tesadüf olduğu düşünülemez.
Bütüncül süreklilik ve tarihsel ardıllık düşünülerek, 1980 sonrası uygulanan postmodernist kompozisyon bütününün birbirinden ilgisizmiş gibi görülen parçalarına ya da POSTMODERNİST KAVRAM PRATİKLERİNE şunlar örnek verilebilir: YÖK’ ün kuruluşu ile Dini İnançlara Saygı, Her Yüz Metrede Cami Yapımı, Rabıta Olayı ve Türbanın İcadı, Gösterge Bilim- Yeniden Yapılanma- Yapısalcılık, Amerika’ ya ve Yaşamına Özenme- Yeni Pop Yaşam (Geçmiş ve Gelecek Yok O Günü ve Anı Yaşa, Büyük Umutları Bırak, Küçük Seviçlerle Mutlu Ol Mesajını Veren Kitapların Abartılı Reklamlarla Piyasaya Sürülmesi ), MEB Tarafından Öz Türkçe 44 Sözcüğün Yıllık ve Günlük Planlarda Yasaklanması ve Yaradılışçı- Evrimci Fen Bilgisi Öğretmeni Fişlemesi, Devlet Memurlarının Katılması Zorunlu Tutulan Türk- İslam Sentezi Seminerleri Dizisi, Çoklu Zeka Kuramı, Duygusal Zeka, YÖK- DÜNYA BANKASI Projesi ve Üniversitelerin Yeniden Yapılandırılması, Programa ve Söze Öncelik Veren Modüler Eğitim, Programların Standartlaşması, Öğrenci Merkezli Eğitim, Projeye Dayalı Eğitim, Beyin Fırtınası- Derin Düşünme, Aklı Ortaklaştırma, Dinler ve Kültürlerarası Diyalog, Medeniyetler Çatışması, Yeni Osmanlıcılık, İkinci Cumhuriyetçilik, Üniversite İşletme Olmalıdır, Paralı Eğitim, Ömürboyu Eğitim, Küreselleşme, Özelleştirme, AB Eğitim Projeleri, Günümüz Felaketinin Sorumlusu Modernizmin Büyük Söylemleri Bitmiştir, Dinci- Mezhepçi- Etnisiteci Üst Kimlik- Alt Kimlik, Ötekileştirme, KADIN AYRIMCILIĞI ÜZERİNDEN ABARTILI CİNSİYETÇİ YAKLAŞIM, FEMİNİZM, AYRIŞAN TOPLUMLAR SÜRECİNİ YAŞIYORUZ, Sanatta Merkez- Çevre Sorunu, Sanat Öldü Yaşasın Sanat, Sanat Eğitiminde Büyük Söylemler ve Estetik Bitmiştir, Sanat- Sanatçı ve Sanat Yapıtı Yeniden Tanımlanmalıdır, Herkes Sanatçıdır- Her şey Sanattır, Sanat Yapıtı Değil Sanatçı ve Kavramı- Konsepti hatta Ne Giyindiği, Saçını Nasıl Taradığı, Kimlerle Tanışıp Düşüp- Kalktığı Önemlidir, Reklam ve Çevre Edinmek Önemlidir, Sanat Yapıtı Değil Hakkında Yazılan Metinler ve Söylenenler Önemlidir, Kamusal Alanda Sanat- Kamusal Alana Müdahale, Sanat ve Disiplinler Arasılık- Sanat ve Disiplinler Ötesilik, Yapı Bozum- Yapı Söküm, Sanat Yapıtını Tahrip Et, Provokatif ve Aternatif Sanat Yap, Yoz (Kitsch) Olan da Sanattır, Orkestra ve Şef Gereksizdir, Klasik Müzik Değil Etnik Müzik, Doğu Batı Sentezli Müzik, Deneysel Müzik, Müzik Eğitimi Gereksizdir Herkes Şarkıcı Olabilir (Televizyonda Müzik Yarışmaları), Önemli Olan Sanat Tüketicisinin Beğenisidir, Türk Resmi Yoktur, Küratörlük, Sponsorlu Sanat Pratikleri ve Sergiler, Kurumsallaşmış Sanat Galerisi Ol, Devlet Müzeciliği Değil Özel Müzecilik Önemlidir hatta Müzeler Önemsizdir… gibi postmodernizmin ülkemize özgü kullandığı kavram pratiklerinin, bir zincirin halkalarına benzeyen bütünlük sergilediğini hayatın her alanında görmek olanaklıdır. Bu günün Türkiye resminde aynı değirmene su taşıdıkları içindir ki, postmodernist kavram pratikleri kadın ve kadın sorunlarına ilişkin diğer kavram pratiklerinden asla ayrı düşünülemez.
Neoliberalist pratiklerin; Yeni Dünya Düzeni, Büyük Ortadoğu Projesi, Avrupa Birliği, Baltık Ülkeleri Ekonomik İşbirliği, Karadeniz Bölgesi Ekonomik İşbirliği… gibi küreselleştirmeci toplumsal ve ekonomik büyük birlikler oluşturmasının yanı sıra, neoliberalizmin postmodernist ideolojisi; kimlik, alt kimlik- üst kimlik, aidiyetlik, kadın, sınırlar- alanlar, merkez- çevre… gibi kavramları pratiğe uyarlayarak toplumları ayrıştırmaya çalışmaktadır. Neoliberalizmin bu oyununa aydınları, üniversiteleri… alet etmesi üzerinde ayrıntılarıyla tartışılması gereken başlı başına önemli bir konudur. Sempozyum, kongre gibi etkinliklerin postmodernist kavram pratiklerinin başlıklarını taşıması utanç verici bir durumdur.
Kuzey yarım kürede toplumsal ve ekonomik küreselleştirmeci birlikler oluşturan neoliberalizm, bizim gibi güney yarım küre ülkelerine toplumsal ayrışmayı ve parçalanmayı reva görmektedir.
Neoliberalizmin postmodernist ideolojisi; “çoklu zeka” kuramıyla insanı ve insan beynini, “öğrenci merkezli eğitim” demagojisi ile okulu ve sınıfı ayrıştırmakta, etnisiteci, mezhepçi tutum ve kavramlarıyla toplumları ayrıştırmaya parçalamaya çalışırken, kimliğin ve cinsel kimliğin temel ögesi “kadın” kavramını da aşırı cinsiyetçi yaklaşımlarla toplumsal ve sınıfsal kimliğinden soyutlayarak yalnızlığa mahkum etmektedir.
Türkiye’ ye Uygulanan Neoliberalist Pratiklerin Baş Aktörü Amerikadır
“ Osmanlı İmparatorluğunun çöktüğü xx. yy ‘ın başlarında Asya Türkiyesinde 69 Fransız, 140 Amerikan okulu bulunmaktaydı. ( KÖKSAL, 2004, 59)”. Böylesine yaygın okulu olan Amerika, geçmişte kalan bu mirasını bugün tekrar elde etmek için ‘kimlik’ kavramını önümüze koymuştur. Kürt Açılımı, Ermeni Açılımı, Türkiye’ de 36 milliyetin olduğunun defalarca kafa ütülercesine tekrarlanması Amerika’ nın bize reva gördüğü böl- parçala- yut politikasıdır. Bu politikadan kadın sorununu ayrı tutmak olanaksızdır. Kadının erkeğin antiemperyalist birlikteliğini bozmak için, neoliberalist pratiklerin kadın kimliği üzerinden postmodernist söylemleri desteklediğini görmemek aymazlık olacaktır.Kadın Kimliği Postmodernist Söylemin Sömürü Nesnesidir
Kadın kimliğine vurgu yaparak, kadını savunuyormuş gibi görünen Postmodernizmin, aşırı cinsiyetçi yaklaşım sergilediği ve cinsel kimlikleri ayrıştırmaktan başka bir çözüm üretmediği hayatın her alanında açıkça görülmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin temelinde eşitlik, özgürlük, kardeşlik ilkeleri, kadın kimliği üzerinden de geçerlidir. “ Cumhuriyetin ilanından az önce Tunalı Hilmi, TBMM’de yaptığı bir konuşmada, yapılacak nüfus sayımında kadınların da sayılmasını isteyince, büyük tepki ile karşılanmış ve kürsüden indirilmişti (ADEM, 2004, 70)”.
1789 Fransız Burjuva Demokratik Devrimi’ nin ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ nin “Eşitlik- Özgürlük- Kardeşlik” ilkelerini ve kavramlarını temel alan modernitenin karşısına, ayrıştırmacılığı ve parçalara bölmeyi hedefe koyan postmodernitenin “kimlik ve kadın” kavram pratiğini doğru sorgulamak gerekir.
KAYNAKÇA:
ADEM , Mahmut, Öğretim Birliği, Ulusal Eğitim Kurultayı Bildiriler, Başak Matbaacılık, Ankara, 2004.
KÖKSAL, Aydın, Yabancı Dille Öğretim, Ulusal Eğitim Kurultayı Bildiriler, Başak Matbaacılık, Ankara, 2004.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder